TÜRKİYE'NİN "İLK KENEVİR ÜRÜNLERİ" MAĞAZASI
SEPET

Sepet Boş

TOPLAM
0.00 TL

TÜRKİYE'DE KENEVİR

On April 12, 2025


Kenevir,Anadolu topraklarında  binlerce yıllık bir geçmişe sahip olup, tarihsel olarak hem tarımsal hem de endüstriyel üretimde önemli bir yere sahip olmuştur. Mezopotamya’dan Karadeniz’e uzanan bölgelerde yapılan arkeobotanik çalışmalar, kenevirin M.Ö. 5000’li yıllardan itibaren kültüre alınmış olduğunu ortaya koymaktadır. Bitkinin özellikle lif kalitesi ve dayanıklılığı nedeniyle, Orta Çağ'dan Osmanlı dönemine kadar halat, çuval, yelken bezi ve kıyafet üretiminde yaygın şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı Donanması'nın halat ihtiyacının büyük bir kısmı Samsun, Kastamonu, Amasya gibi illerde üretilen yerli kenevirden karşılanmaktaydı.

20.yüzyılın ortalarında dünya genelinde başlayan ve özellikle 1971 tarihli Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Maddeler Sözleşmesi çerçevesinde yürürlüğe giren düzenlemelerle birlikte, kenevir tarımı psikoz etkili THC (tetrahidrokannabinol) maddesiyle ilişkilendirilerek büyük ölçüde yasaklanmıştır. Türkiye’de de 1970’lerin ortalarından itibaren kenevir üretimi ciddi şekilde sınırlandırılmış; kontrolsüz tarım yasaklanmış ve üretim yalnızca Bakanlık iznine bağlanmıştır. Bu dönemde sadece bazı bölgelerde lif üretimi amacıyla sınırlı ekim yapılabilmiştir.

Ancak 21. yüzyılın ilk çeyreğinde çevre dostu ve sürdürülebilir tarıma yönelik eğilimler, endüstriyel kenevirin yeniden değerlendirilmesine yol açmıştır. 2016 yılında çıkarılan yönetmelik kapsamında Türkiye’de 19 ilde kontrollü kenevir üretimi yeniden serbest bırakılmış, bu sayı sonraki yıllarda daha da artırılmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde “Endüstriyel Kenevir Araştırma Enstitüsü” gibi araştırma merkezlerinin kurulmasıyla birlikte kenevir tarımı yeniden akademik ve ticari bir perspektifle ele alınmaya başlanmıştır.

Agronomik (tarımsal) açıdan değerlendirildiğinde kenevir, tek yıllık, C3 fotosentez mekanizmasına sahip, hızlı büyüyen bir endüstriyel bitkidir. Bitki; tohum (grain), lif (fiber), çiçek (flower), özüt (extract), hurd (sap içi odunsu kısım) ve yaprak gibi birçok ekonomik değeri olan parça sunar. Endüstriyel kenevir genellikle düşük THC (%0.2–0.3) ve yüksek CBD (kannabidiol) içeriğine sahip varyetelerden seçilir. Bu özellikleri ile endüstriyel ürünlerde kullanımı yasal ve güvenli hale gelmektedir.

Kenevirin yetişme süresi ortalama 100–120 gün arasında değişir. Lif odaklı çeşitlerde çiçeklenmeden önce hasat yapılması önerilirken, tohum odaklı üretimde çiçeklenme sonrası 30–40 gün beklenir. Türkiye’nin iklim koşulları, özellikle Ege, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde kenevir tarımı için oldukça uygundur. Toprak seçiciliği azdır, pH aralığı 6.0–7.5 olan, iyi drenajlı topraklarda maksimum verim alınabilir. Pestisit ve herbisit gerektirmemesi, biyolojik mücadeleye yatkınlığı, toprağı havalandırma yeteneği gibi özellikler, onu organik tarım için ideal hale getirir.

Bir dönüm kenevirden ortalama olarak:

  • 250–400 kg lif

  • 600–1000 kg tohum

  • 1.5–2 ton hurda (odunsu sap içeriği) elde edilebilir.

Kenevir lifi selüloz açısından zengindir (%70'e kadar), bu da onu tekstil, kağıt, kompozit malzeme ve izolasyon panelleri gibi birçok alanda kullanılabilir hale getirir. Ayrıca hem lif hem hurd kısmı, biokompozit üretiminde kullanılabilir. Otomotiv sektöründe Mercedes-Benz, BMW, Audi gibi markalar iç döşemelerde kenevir bazlı paneller kullanmaktadır. Bu panellerin %30 daha hafif, %100 geri dönüştürülebilir ve %25 daha az karbon ayak izine sahip olduğu belgelenmiştir.

Kenevir tohumu %30–35 yağ, %25–30 protein içerir. Omega 3, 6 ve 9 yağ asitleri bakımından dengeli bir yapıya sahiptir. Bu nedenle tohumdan elde edilen yağ; gıda, kozmetik, tıbbi preparat, sabun ve şampuan üretiminde tercih edilir. Tohumun öğütülmüş hali (hemp protein powder) vegan beslenmede protein kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca tohumdan elde edilen hemp milk (kenevir sütü) laktoz içermeyen bitkisel süt alternatifi olarak değerlidir.

Yapısal alanda ise “hempcrete” adı verilen kenevir bazlı beton, hafifliği, nefes alabilirliği ve ısı yalıtımı sayesinde alternatif yapı malzemesi olarak dikkat çekmektedir. Hempcrete, kireç ve kenevir hurdasının karışımından elde edilir ve klasik betonun yerini değil, tamamlayıcısı olarak düşünülür. Ayrıca ses yalıtımı yüksek olduğu için stüdyo ve iç mekan akustik çözümlerinde de kullanılmaktadır.

Enerji sektöründe ise kenevir hurdasından biyoyakıt (biodiesel, bioethanol) üretimi üzerine çalışmalar sürmektedir. Özellikle kısa sürede yüksek biyokütle verimi elde edilmesi, onu sürdürülebilir enerji üretimi için potansiyel bir kaynak haline getirmektedir. Ayrıca karbon sekestrasyon kapasitesinin yüksek oluşu, hektar başına 10–12 ton CO₂ absorbe edebilmesi, keneviri iklim değişikliğiyle mücadelede stratejik bir bitki haline getirir.

Kenevirin geleceği, yalnızca tarım politikaları ile değil, aynı zamanda teknoloji, endüstri, çevre ve hukuk sisteminin entegre çalışmasıyla şekillenecektir. Türkiye’de yerli kenevir varyetelerinin korunması ve geliştirilmesi için gen bankalarının oluşturulması, sertifikalı tohum üretiminin artırılması ve üniversite-sanayi iş birliğiyle Ar-Ge yatırımlarının desteklenmesi kritik önemdedir.

Ayrıca dijital tarım teknolojilerinin (uydu verisi, nem sensörleri, mobil tarla izleme sistemleri) kenevir üretimine entegre edilmesi, verimliliği ve sürdürülebilirliği artıracaktır. Bu bağlamda akıllı tarım uygulamalarıyla kenevir; hem küçük üreticinin gelirini artırabilecek, hem de Türkiye'yi Avrupa ve Orta Doğu’da önemli bir “yeşil sanayi” oyuncusu haline getirebilecektir.

Sonuç olarak kenevir, tarihsel köklerinden aldığı güçle, Türkiye’nin hem tarımsal üretiminde hem de çevreci sanayisinde yeniden merkezi bir rol üstlenmeye adaydır. Bu potansiyelin gerçekleşebilmesi için sadece üretimin değil, işleme altyapısının, mevzuatın ve tüketici bilincinin de aynı anda geliştirilmesi gereklidir. Doğru politikalarla desteklendiğinde, kenevir Türkiye’nin yeşil dönüşüm hikâyesinin sembolü olabilir.

Derleyen;

ATEŞ Z.KORKMAZ

Yorum Yap

Lütfen unutmayın, yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.


Geri